Emek ve Özgürlük İttifakı: Cumhurbaşkanı adayı çıkarmayacağız
Emek ve Özgürlük İttifakı bileşenleri Emekçi Hareket Partisi (EHP), Emek Partisi (EMEP), Halkların Demokratik Partisi (HDP), Sosyalist Meclisler Federasyonu (SMF), Türkiye İşçi Partisi (TİP) ve Toplumsal Özgürlük Partisi (TÖP), 14 Mayıs’ta yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimlerine ilişkin deklarasyon yayınladı.
İttifak bileşenleri, Ankara’da Dünya Ticaret Merkezi’nde düzenlenen basın toplantısıyla cumhurbaşkanlığı seçimlerine yönelik tutumunu kamuoyuyla paylaştı.
‘13. CUMHURBAŞKANI SEÇİLECEK VE PARLAMENTO YENİDEN OLUŞTURULACAK’
İttifak adına deklarasyonu açıklayan HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, şu sözlere yer verdi:
“Türkiye tarihinin en kritik seçimlerinden birine iki aydan az bir zaman kaldı. Ülkenin ve toplumun geleceğini belirleyecek tarihsel bir andan geçiyoruz. Cumhuriyetin ikinci yüzyılının eşiğinde, ülkenin 13. Cumhurbaşkanı seçilecek ve parlamento yeniden oluşturulacak.
AKP iktidarının son yirmi bir yılda uyguladığı ekonomik ve sosyal politikalar hayatın her alanında büyük bir yıkım yaratmış; özgürlükleri kısıtlayan, baskı ve hukuksuzluklara dayalı uygulamalar sınır tanımamıştır. Yaşadığımız çoklu sorunlar, çözümsüzlük ve ağır bunalım her geçen gün derinleşmektedir. AKP-MHP iktidarı, toplumun bugününü çalmıştır ve yarınını da tehdit etmektedir.
Ülkeye bir kâbus gibi çökmüş olan bu siyasi iktidar, her türlü tahakküm pratiklerini uygulayarak tek adam yönetimini ülkenin her bir karışına yaymış durumdadır. “Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi” Türkiye halklarını nefessiz bırakmaktadır.
Türkiye’nin en temel ihtiyacı halkın egemenliğine dayanan gerçek ve güçlü bir demokrasidir. Evrensel hak ve özgürlüklerin tanındığı ve anayasal güvence altına alındığı, demokratik hukuk ilkelerinin geçerli olduğu, sosyal ve ekonomik hakların yaşam bulduğu bir düzen istiyoruz. Yerel katılım mekanizmalarının işlediği güçlü bir yerel demokrasi olmadan bu hedefe ulaşmak mümkün değildir.
Ülke ve toplum olarak 15 Mayıs sabahına umutla uyanacağız. Demokratik değişimi gerçekleştirecek güçlerin parlamentoda çoğunluğu kazandığı, Kürt sorununda demokratik ve barışçı bir çözüm için Meclis’in asli bir irade olarak görüldüğü, tüm muhatapların şeffaf bir diyalog ekseninde özgür bir tartışma yürütebildiği, yurttaşların eşit, özgür ve barış içinde bir geleceği kuracağı günler bütün vicdan sahibi insanlarımızın özlem ve talebidir.
‘İSTANBUL SÖZLEŞMESİ’Nİ TEKRAR YÜRÜRLÜĞE SOKACAĞIZ’
Emek ve Özgürlük İttifakı, emekçilerin ve tüm ezilenlerin taleplerinin sözcüsüdür. Demokratik değişimin gücü ve inşa iradesidir. Halklarımızın haklarının yegane temsilcisi ve teminatıdır. Doğanın talanına karşı mücadelenin adresidir. Gençlerin özgür yaşamının güvencesidir. Türkiye’nin geleceğinin demokrasiyle buluşmasının anahtarıdır.
Emek ve Özgürlük İttifakı olarak kadın özgürlükçü bir yaşamı kuracağız. Kadınların yok sayılmasına asla müsaade etmeyeceğiz. Kadınların yaşamın tüm alanlarında eşit ve özgür olacağı yarınların teminatı biziz. Kadınların, eşit temsiliyet ilkesiyle siyasette özne olmasının en güçlü savunucusuyuz. İttifakımız İstanbul Sözleşmesi’ni tekrar yürürlüğe sokacak ve kadınların tüm kazanımlarını anayasal güvence altına almak için var gücüyle mücadele edecektir.
Ve bizler, on yıllardan gelen mücadele birikimi, deneyim ve ferasetimizle Türkiye halklarının demokratik egemenliğinin tesis edildiği günlere kavuşmak için kararlıyız.
Türkiye’nin demokratikleşmesinin yolu Meclis’te emek, adalet ve barışta ısrar edenlerin, demokratik değişim ve dönüşümü gerçekleştirecek olanların, yani bizlerin önemli bir gücü elde etmesinden geçmektedir. Tek adam sistemi ve restorasyon arasında sıkıştırılmak istenen halkımızın gerçek alternatifi bizleriz.
‘CUMHURBAŞKANLIĞI SEÇİMLERİNDE ADAY ÇIKARMAYACAĞIZ’
Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde tek adam yönetimine karşı tarihsel sorumluluğumuzu yerine getireceğiz. Ülkede demokrasinin, temel hak ve özgürlüklerin, toplumsal adaletin gerçekleşmesi için yoksulluğa, yolsuzluğa, talana ve ranta dayalı bir yönetimi sürdürmüş olan bu iktidardan, büyük tahribatın sorumlularından hesap sorma konusunda kararlıyız.
Bu nedenlerle Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday çıkarmayacağımızı kamuoyu ile paylaşıyoruz. Halkın çalışma ve yaşam koşullarının iyileştirilmesinin, kamu yönetiminde adaletin sağlanmasının, toplumsal cinsiyet eşitliğinin, doğaya saygının, gençlere özgür yaşamın, barışçıl bir dış politikanın, tarafsız ve bağımsız bir yargının, özgürleşen kimliklerin ve en önemlisi de bütün bunları içeren demokratik bir anayasanın tesis edildiği bir siyasal iklimi inşa etmek acil hedefimiz ve mücadele sebebimizdir.
Türkiye’nin çatışmaya değil aklı selim olanı uygulayarak barışmaya; toplumsal ve siyasal sorunlarımıza kalıcı, gerçekçi ve kapsayıcı çözümler üretmeye ihtiyacı var. Toplumu kutuplaştıran, gerginlik çıkaran, iç ve dış düşmanlar yaratarak huzursuzluğu büyüten, milyonlarca yurttaşın taleplerini ve özlemlerini görmezden gelen bir kişinin kazanma şansı olmayacaktır.
Hep birlikte aydınlık bir geleceğe yürümenin, siyasal demokrasiyi inşa etmenin yolu birlikte mücadeleyi ve umudu büyütmekten, cesaretle yeni bir yaşam için adımlar atmaktan ve toplumun özlemlerini, ihtiyaçlarını karşılayacak politikaları kararlılıkla savunmaktan ve uygulamaktan geçiyor.”
Buldan’ın konuşmasının ardından ittifak bileşenleri söz aldı. Deklarasyon ardından şu sözlere yer verildi:
TİP: TÜRKİYE, SARAY REJİMİ’NDEN KURTULMA MÜCADELESİNE ÇOK KUVVETLİ BİR ADIM DAHA ATMIŞ DURUMDADIR
TİP Genel Başkanı Erkan Baş:
“Biz Emek ve Özgürlük İttifakı’nı Türkiye’de Saray Rejimi’ne karşı en kararlı mücadeleyi veren kadınların, gençlerin, işçilerin, Kürtlerin, Alevilerin, Türkiye halklarının ittifakı olarak tarif etmiştik ve sürecin tümü bütünlüklü değerlendirildiğinde, tarihsel sorumluluğumuzu farkında olduğumuzu, buna uygun karar vereceğimizi söylemiştik. Bugün bunu bir kez daha ifade etmiş oluyoruz. Emek ve Özgürlük İttifakı Saray Rejimi’ne karşı mücadelenin en kararlı bileşenidir ve ülkenin yeniden kuruluşunun en güçlü iradelerinden bir tanesidir. Bu kapsamda yaptığımız açıklama bir irade beyanıdır. Açıklamamız Türkiye’ye bir çağrıdır, tüm yurttaşlarımıza bu mücadeleyi hep birlikte büyütme çağrısıdır ve Türkiye’nin bu Saray Rejimi’nden kurtulması gerektiğini düşünen bütün muhaliflere de bir sorumluluk çağrısı olarak okunması gerektiğini paylaşmak istiyorum. Gün, hiçbirimizin kendisini, kendi grubunu, kendi partisini, kendi ittifakını düşünme günü değildir. Gün, ülkenin bu karanlıktan bir an evvel kurtulması için el birliği, güç birliği, mücadele birliği yapmak gereken bir gündür. İnanıyorum ki bugün itibarıyla Türkiye, Saray Rejimi’nden kurtulma mücadelesine çok kuvvetli bir adım daha atmış durumdadır. Bu tek adam sistemine, bu ucube sisteme hep birlikte çok kısa bir süre sonra son verecek olmanın mutluluğuyla, umuduyla, heyecanlıyla hepinizi bir kez daha saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.”
EHP: EN SONUNDA BU TEK ADAM REJİMİNDEN KURTULACAĞIZ
EHP Genel Başkanı Hakan Öztürk:
“Tarihsel bir görevi yerine getiriyoruz. Memleketin ne durumda olduğu ortada, nasıl bir antidemokratik süreç yaşıyoruz, halkın nasıl baskılandığı bir süreç yaşıyoruz. Nasıl haksızlıkların olduğu bir süreç yaşıyoruz. Ve herkesin geldiği duygu şu, ‘buna bir son verilmeli’. Bir tek adam rejimi var ve bu tek adam rejimine sona erdirmek için tek yumruk olmanın kuvvetini yaratmak mecburiyeti içindeyiz. Özgür bir Türkiye’yi oluşturabilmek için koşulları yaratmak için bir adım atıyoruz ve kendi tutumumuzu açıkladık. Biz bu ülkenin demokrasiye ulaşabilmesi için, işçi sınıfının bütün haklarını elde edebilmesi için, kadınların özgürleşebilmesi için, savaşların sona ermesi için, Kürt meselesinin çözülebilmesi için her süreçte takipçisi olacağız ve en sonunda bu tek adam rejiminden kurtulacağız.”
EMEP: ERDOĞAN’I GÖNDERECEĞİZ AMA YERİNE GELECEK OLANI DA KENDİMİZ İNŞA EDECEĞİZ
EMEP Genel Başkanı Ercüment Akdeniz ise şu sözlere yer verdi:
“Bu deklarasyonda sadece burada olan partilerin iradesi yok. İttifakımız çok değerli bir çalışma yaptı. Gerek cumhurbaşkanlığı adaylığının belirlenmesi sürecinde gerekse deprem vb gelişmelerle adayımızın çekilmesi ya da gösterilmemesi üzerine milyonlarla görüşerek bu iradeyi ortaklaştırdı. Bu deklarasyonda milyonların iradesi vardır. Bizim için esas olan şey başkanlık yetkilerinin ve cumhurbaşkanlığı hükümet sisteminin lağvedilmesidir. Güç zehirlenmesi içinde değiliz, buradan bütün halkımıza seferberlik çağrısı yapıyoruz. Halkın bu seçim döneminde yapacağımız olağan üstü mücadeleyle bu tek adamı göndereceğiz. Türkiye’nin yeni bir tarih yazımında Emek ve Özgürlük İttifakı olmadan yazılamaz. Biz elveda Erdoğan derken gideni göndereceğiz ama yerine gelecek olanı da kendimiz inşa edeceğiz. Birlikte başaracağız, halklar başaracak.”
SMF: ADAYIN GÖSTERİLEMEMESİNİ DOĞRU BULUYORUZ VE BU YÖNDE ÇALIŞMA YÜRÜTECEĞİZ
SMF Sözcüsü Barış Kayaoğlu:
“Bizler SMF olarak siyasal bir parti değiliz. Deklarasyonda söylendiği gibi deprem öncesi cumhurbaşkanı adayı göstereceğimizi söylemiştik ama gelişen süreçten kaynaklı aday göstermeyeceğimizi açıklamış durumdayız. Bundan sonra sonra herkes kendi çalışmasını yürütecektir. Bizler adayın gösterilememesini doğru buluyoruz ve bu yönde çalışma yürüteceğiz.”
TÖP: ÜLKENİN YENİDEN İNŞASINDA BÜTÜN SORUMLULUĞU KALDIRACAĞIMIZI BİLMENİZİ İSTERİZ
TÖP Dönem Sözcüsü Juliana Gözen:
“İttifakımıza daha çok sorumluluk yüklendiği bir sürece girmiş olduk. 24 Eylül’de emek, barış, özgürlük için yola çıkmıştık. Bu yolu adımlarken Türkiye’nin her yerinde bu ülkeyi yeniden inşa etmemiz gerektiğini ve bu iddiayla halkın taleplerini dile getirdiğimiz bir mücadele sürecini başlattık. Şimdi kritik bir yerdeyiz. Bu seçim süreciyle ülkeyi yeniden inşa etmeyeceğiz ama ülkeyi çetelerle tarikatlarla ülkeyi yağmalayan bu ekibin sonunu getirebileceğimiz bir seçim. Bu noktada ittifak olarak sorumluluğumuzun farkındayız. Bu seçimden sonra görevimiz daha yoğun bir biçimde başlayacak. Türkiye’de bu iktidarın 21 yıllık pratiğinde ezilenlerin bütün kesimlerin yan yana geleceği bir mücadeleyi öreceğiz. Başta 14 Mayıs daha sonrasında ülkenin yeniden inşasında bütün sorumluluğu kaldıracağımızı bilmenizi isteriz.”
HDP: BU İKTİDARI GÖNDERECEĞİZ BU DÜZENİ DEĞİŞTİRECEĞİZ
HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar:
“14 Mayıs’ta yapılacak seçimlerin Türkiye tarihinin kritik bir dönemeci olduğu noktasında herkes hem fikir. Deprem büyük bir yıkımla karşı karşıya bıraktı toplumu, depremin yarattığı bu yıkımın siyasi bir sorumluluk olarak görülmelidir. Depremin yarattığı bu tablo büyük siyasal ve toplumsal çöküşünde açık bir göstergesi oldu. Bu nedenle de cumhurbaşkanı adayı çıkarma sürecimizi yeniden gündeme aldık. Burada tüm demokrasi güçlerinin, toplumun, ezilenlerin sözü vardır. Biz bu iktidarı göndereceğiz. Bu bizim Türkiye halklarına karşı tarihi sorumluluğumuzdur. Hep birlikte başaracağız. İttifakın demokrasiyi yeniden inşa edebilmesi için parlamentoya daha güçlü gireceğiz ve halkımız bunun farkındadır. Bu iktidarı göndereceğiz bu düzeni değiştireceğiz.”