Gündemden Haberler

En güçlü ittifakla Meclis’te yerimizi alacağız

Türkiye İşçi Partisi (TİP) Sözcüsü Sera Kadıgil, FOX TV ekranlarında İlker Karagöz ile Çalar Saat programının konuğu oldu. Programda gazeteci Karagöz’ün sorularına yanıt veren Kadıgil, 14 Mayıs’taki Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekilliği seçimlerine ilişkin açıklamalarda bulundu.

Programın başında seçim güvenliğine ilişkin konuşan Kadıgil, “Bu endişeyi çok haklı bir endişe olarak görüyorum. Halka güven vermek her siyasetçinin görevlerinden biridir ama altında bir temel olması lazım. Bence şunu söyleyen her siyasetçi doğru söylemiyordur: ‘Biz her şeyi hallettik, endişelenecek bir şey yok.’ Tablo ortada zaten” diye konuştu.

Konuşmasına “Sandık güvenliğinden endişe duymak bu ülkede yaşayan herkesin tecrübeleriyle sabit olan bir duygu” diyerek devam eden Kadıgil, “Hiç kimsenin ‘Siz niye böyle düşünüyorsunuz’ deme hakkı yok. Somut örnekler de var zaten önümüzde. Bunları çözmesi gereken yerler il seçim kurulları, ilçe seçim kurullarıdır” ifadelerini kullandı.

ERDOĞAN’IN ADAYLIĞI

İlker Karagöz’ün sorusu üzerine Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın üçüncü kez aday olmasını onaylamasına ilişkin açıklamalarda bulunan TİP Sözcüsü, “Ben hukuk mezunuyum ve son derece gerçek bir diplomam var. YSK’nın verdiği kararı ciddiye alan herhangi bir hukukçunun o diplomayı yemesi lazım” dedi.

Sera Kadıgil konuşmasını şu sözlerle sürdürdü:

“Gerekçeli kararlarını da okudum. Yaptıkları şey bir gerekçe değil. TBMM Başkanı Mustafa Şentop’un AKP adına yazdığı bir makale var bir sene önce. YSK, onu önüne aldı ve akla hayale, vicdana, hukuka sığmayan, Anayasaya yüzde yüz aykırı karar verdi. Çok net bir hüküm var. O net hüküm diyor ki; ‘Bir kişi en fazla iki kez cumhurbaşkanı olabilir.’ Bunlar ne yaptılar Tayyip Erdoğan’ın söylemini aldılar -bunu herhangi bir hukukçunun ağzından duyamazsınız- ‘kronometre’ sıfırlanmış… Böyle bir hukuki dayanak olabilir mi? Kronometre sıfırlandı nedir? Diyorlar ki: ‘Evet bir kişi en fazla iki kez cumhurbaşkanı olabilir ama biz ilk dönemden sonra sistem değiştirdiğimiz için öncesi sayılmaz. Kronometre sıfırlandı.’ Anayasadaki madde duruyor mu? Duruyor. Herhangi bir geçici madde eklediniz mi oraya? Eklemediniz.

‘O HÜKÜM BİRİ DEVLETİN BAŞINA ÇÖREKLENMESİN DİYE VAR’

Bu hüküm niye var Anayasa’da? Bir kişi neden en fazla iki kere cumhurbaşkanı olabilir? Çünkü biri gelip devletin başına çöreklenip, orayı bir parti devleti haline getirmesin diye. Bunu çok dar yetkileri olan bir cumhurbaşkanı için düzenlemiş Türkiye Cumhuriyeti Anayasası söylüyor. Bu halde bile en fazla iki kere yapabilirsin bu işi. Şimdi aldılar o yetkileri, süper yetkili saçma sapan bir Cumhurbaşkanlığı makamı yarattılar. Dünyanın hiçbir yerinde bir örneği olmayan ‘tek adam’ rejimi getirdiler ve diyorlar ki; ‘Daha dar yetkiliyken geçerli olan bu kural, çok daha süper yetkilerle donatıldığında artık yürürlükte olmaz.’ Başlı başına bir rezalet.

‘YSK SANKİ BAĞIMSIZ VE TARAFSIZMIŞ GİBİ DAVRANILIYOR’

Erdoğan bir açıklama yapmış ‘YSK hepsinin ağzının payını verdi’ diye. YSK sanki bağımsız ve tarafsız bir kurummuş gibi davranılıyor. YSK dediğimiz kurum 7’si asil, 4’ü yedek 11 kişiden oluşuyor. Bu insanlar normalde Danıştay’ın ve Yargıtay’ın kıdemli hakimleri tarafından seçiliyor. Peki bunlar nasıl seçiliyor? Danıştay dediğimiz yerdeki oy veren hakimleri seçen HSK. Yargıtay’ın bir kısmı keza HSK’dan geliyor. Bu HSK kimden oluşuyor? Başında Bekir Bozdağ oturuyor, yanında bakan yardımcısı oturuyor, atanan üyelerden 7 tanesini Cumhurbaşkanı bizzat atıyor, bir kısmını da Meclis’ten seçiyor. Yani bu çerçevede izleyicilerimiz karar versinler. Tayyip Erdoğan’ın atadığı bir bakan, Tayyip Erdoğan’ın atadığı bakanın atadığı bir yardımcı, Tayyip Erdoğan’ın atadığı milletvekilleri tarafından seçilen üyeler ve bunlardan oluşan insanların seçtiği bir kurum.”

’50 BİN İNSANIMIZIN BİR TANESİ BİLE ÖLMEYEBİLİRDİ’

Programın devamında 6 Şubat’ta Maraş’ta meydana gelen ve 50 binden fazla yurttaşın hayatını kaybetmesine neden olan depremlere ilişkin açıklamalarda bulunan Sera Kadıgil, depremin üzerinden iki ay geçmesine rağmen bölgedeki depremzedelerin ihtiyaçlarının giderilmediğine dikkat çekti.

“Bu insanlara yaşatılan her şeyin hesabını sorabilmemiz için bu işin faillerini iktidardan indirmemiz gerekiyor” diyen Kadıgil, “Sanmasınlar orayı unuttuk. Hesap sorabilmek için Saray Rejimi denilen ucube düzenden kurtulmamız gerekiyor. Bunun için sadece 39 gün vaktimiz var. Bu 39 günü en iyi şekilde kullanmak istiyoruz” ifadelerini kullandı.

Sera Kadıgil sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu insanların biri bile ölmeyebilirdi. Oranın deprem bölgesi olduğunu biliyorduk. Binaların sorunlu olduğunu herkes biliyordu. İşten anlayan insanlar önlem alınsın diye kendini parçaladı. Deprem vergileri topladık. Vergileri alıp duble yol yaptılar. Hiçbir önlem almadılar. 50 bin insanı göz göre göre mezara dönen yerlerde yaşattılar ve öldürdüler.

Daha sonra ilk 3-4 gün adım atan olmadı Hatay’a. Bir tek oraya değil Adıyaman’a, Malatya’ya… Ben dördüncü gün Elbistan’daydım üç beş tane ekip vardı -20 derecede. İnsanlar soğuktan vefat ettiler. Herkes bunları biliyor ama unutmak çok kolay bu ülkede. Çadır bulamadı insanlar, başlarını sokacak bir yer bulamadı. Kızılay çadırları satarken insanlar arabalarda bebekleriyle yaşamaya çalışıyorlardı. Aradan tam iki ay geçti suyun peşindeler. Depremden sağ kurtulanlar şu an uyuzla, bitle, enfeksiyonla, susuzlukla, sel felaketiyle, besinsizlikle, soğukla mücadele ediyor. Oraya dönüp bakan ne yazık ki yok.”

‘HÜDA PAR VE AKP BİRLİKTELİĞİ TAM BİR YILIN ÇİFTİ’

Programın devamında HÜDA PAR’ın Cumhur İttifakı’na katılmasının ardından başlayan tartışmalara ilişkin değerlendirmelerde bulunan TİP Sözcüsü, “AKP için baktığımda en küçük bir rahatsızlıkları olmadığını biliyorum. HÜDA PAR ve AKP birlikteliği tam bir yılın çifti. ‘Oynadı, güldü ve yerini buldu’ buraya oturur. Bugün geldiğimiz noktada pulları döküldü artık AKP’nin. AKP zaten bu! AKP kadın düşmanı, AKP gerici, AKP Türkiye’nin ilerici kimliğini hiçbir zaman kabul edemeyen bir iktidardı” dedi.

Cumhur İttifakı içindeki partilerin kadın düşmanlığı üzerinden siyaset yaptığına dikkat çeken Sera Kadıgil konuşmasında şu ifadeleri kullandı:

“Tayyip Erdoğan’ın özüne ve kodlarına dönüşüdür bu. Bu insanlar geldiğinden beri demokrat taklidi yaparak birtakım kesimleri yanlarına çektiler ama ağzıyla ne diyordu bu insan: ‘Demokrasi benim için bir amaç değil araçtır. Bir trendir ineceğim yerde inerim.’ İneceği yer geldi artık. Artık liberalleri kandırmak için, demokrat kesimleri kandırmak için ‘muhafazakar demokrat’ kimliğine bürünmesine gerek yok. Olduğu yere döndü. Olduğu yer HÜDA PAR zaten.

Yazıyı Kaynağından Okuyun →

Mert Ege

Editör, 28 yaşında, Gazetecilik mezunu. Gündemi takip ederek sizlere en güncel ve gerçek haberleri ulaştırmayı hedefler. Objektif ve ilkeli yayın kendisi için en önemli ve hassas konuların başında gelir.

İlgili Makaleler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Başa dön tuşu